30 Nisan 2013 Salı

Gereksiz gün: 107

Günün genelinin pek fena geçtiğini söylemezsem çatlarım sanırım şimdi. Cidden beklediğimden çok daha sevimsiz, sinir bozucu ve gergin bir gün geçirdim, neyse ki bitti gitti ve Perşembe günü gene aynı kazana atlamadan önce önümde koskoca bir yarın var işten uzak kalabileceğim! Tatsız tuzsuz bir yazı olmasını istemediğim için kısa ve öz tutup listeyi şuraya ekleyiverdikten sonra kitabımı da alarak yatağa gömülmeyi, yarını da pek sevgili ailemle sakin ve mutlu geçirmeyi planlıyorum. Peşin peşin herkese güzel bir 1 Mayıs günü olsun, ister çalışıyor olun ister bayram kutlayın ister tatil günü olarak değerlendirin.

107.gün
07:45
1 çay bardağı süt
 
4 çorba kaşığı nesfit (k.meyveli)
12:45
1 kase şehriyeli çorba
 
4 yemek kaşığı zeytinyağlı barbunya
 
5 kaşık kıymalı ıspanak yemeği
 
3 kaşık yoğurt
 
marul + kırmızı lahana
19:00
1 poğaça
 
kıymalı yeşil fasulye
20:30
1 adet nişastalı kurabiye

Az gibi görünen ama kalori açısından bomba bir gün olmuş oldu! :)

Kahvaltı güzel, ara öğüne vakit bulamadığımdan o kısım eksik. Ama acısı öğle yemeğinde çıkıyor, bakınız şehriye var, ıspanak yemeğindeki pirinçler var, barbunya var... Sonrasında (ki zaten öyle bir öğle yemeğinden sonra hiç ara öğün ihtiyacı duymadım) eve gelince yenen koskocaman bir tabak (ama cidden herhalde 2 porsiyondur o) fasulye var, onun yanında anneciğin yaptığı poğaçanın tadına bakmak var. Mini not: o poğaçalar yağı azaltılmış, beyaz peynirli ve daha önceki listelerde de yer alan poğaçalar, öyle "eski usül" poğaçalardan değil yani! ;) Fakat tabii orada dursaydım iyi olurdu ama durmadım... Daha da ilerisinde kahve eşliğinde, gene anneciğin yaptığı kurabiyelerin tadına bakmak var. Eh, tadına bakmak dediğimiz şey sonuçta ucundan bir ısırıkcıkla da oluyor, bir bütünü yuvarlamakla da ve sanırım benim burada tada nasıl baktığım da son derece bariz! :)

Fakat hafifletici sebep olabilecek ufacık iki nokta var: 1 - cidden bugün bir ara öleceğim sandım ortamdan çatlayıp, bu nedenle eve vardığımda üzerimde gereksiz bir gevşeme vardı. 2 - yarın bildiğiniz gibi önemli ve sevgili misafirlerimiz var, ailemiz genişliyor artık ve de canım ciğerim sevgili yeni kardeşim C. ile tatlı annesi bizde olacaklar: hazırlık yapmaktan bahsetmiştim size ama hazırlığın büyük çoğunluğunu annem zaten yapmıştı bile ve eve geldiğimde bir anda çocukluğuma döndüm sanki (o dönemde annemin çay davetlerinin olduğu zamanlarda da eve geldiğimizde ev böyle kokardı ve sofradaki bize ayrılmış şeylere dalardık bekletmeden). o kadar hoşuma gitti ki o his! :)

Şimdi gidiyorum. Herkese çok çok iyi bir gece ya da gün dilerim!

Kitap Kulübüyle 106.Gün'ü de devirmek!

Dün akşam iRo! toplantısı günüydü, her zamanki gibi şahane bir akşam oldu benim için ve aslına bakarsanız güne dair anlatacak pek az şey var diyebilirim daha şimdiden, başlarken. Sabah işe geldik, yoğun olmaması gibi bir ihtimal olmadığı gibi stressizlik de ancak bir hayal bizim için burada, bu nedenle harala gürele ve koşturarak bir ton şeyi yetiştirmeye çalıştık, sonrasında çıktık ve kitap kulübü toplantımıza gittik (merak eden arkadaşlarımız için, biz Nisan'da Zülfü Livaneli'nin "Son Ada" romanını okuduk ve dünkü toplantımızda da onu tartıştık hep birlikte, bir hafta kadar süre içerisinde tam da şurada bu kitapla ilgili eleştiri yazılarımız yayınlanmaya başlar).

Çalışmak ve sonrasında da sevdiğimiz Caffe Nero'nun Caddebostan şubesinde bahçeye yayılarak yiyip içip tartışmak haricinde bir şey yapmadım dün, şikayetim çok az. O halde, listemiz aşağıda efem:

106.gün
07:45
1 çay bardağı süt
 
4 çorba kaşığı nesfit (k.meyveli)
10:30
2 adet kuru erik
 
6 adet badem
12:45
1 kase mercimek çorbası
 
4 kaşık erişte
 
marul + roka + kırmızı lahana + havuç
15:45
4 adet yeşil erik (küçük)
16:30
sütlü kahve (şekersiz)
 
2 adet ceviz
19:00
1 büyük kase akdeniz salatası (beyaz peynir & zeytinli, salata soslu)
 
 
1 beyaz peynirli panini
21:00
1 yağsız sütlü latte

Açıklamalar akşam yemeğine ait şimdi:

Salata sosu: zeytinyağı + balsamik sirke (1 çorba kaşığından biraz fazla tahminimce)
Panini: "Kahvaltılık fit panini" diye sattıkları, içinde beyaz peynir olan bir sandöviç, diğer paninilerden de boyca bayağı bir küçük - söyleyeyim de :)

Bu akşam evdeyim, daha sağlıklı yerim sanırım akşam (aslında dün yediğime sağlıksız dememem lazım, "diyete daha az uygun" demek daha doğru olacak sanki?). Yarın evde çaya misafirler var, kardeşimin nişanlısı ve annesi gelecekler, oy aman ay nasıl tutsam kendimi bu akşam ve yarın sabah yapacağımız hazırlıklar karşısında acaba? Neyse, adım adım gidelim, yarını yarın düşünürüz! :))

İyi bir Salı olsun efem!

28 Nisan 2013 Pazar

Şahane Pazar! (105.Gün)

Güzel bir Pazar günü oldu bugün, mutluyum! Hafta sonumu "çok az" çalışarak geçirmenin getirdiği bir dinlenmişlik haliyle az sonra yatağa atacağım kendimi ve yarın sabah da 1 Mayıs gününün tatil olduğunu bilerek sendromumu minimumda tutacağım. Hazır şimdi (yanında anahtar olmadığını bildiğim) kardeşimin eve gelmesini beklerken sizlere bugün yediğimi içtiğimi anlatayım da peşin peşin "cıkcıkcık aslı o olmamış!"ları alayım. :))) Aslında siz demeseniz de olur haha ben bolca kendime diyorum bunu akşamüstünden bu yana!

Önce evdekilerle sonra da dışarıdakilerle yetinmem gerekti bugün yemek açısından. Dikkatli gittim denebilir aslında ama listemize neredeyse HİÇ uymadım. Ancak Mehtap'ın öğrettiklerini kendime rehber ettiğimi bilmenin getirdiği bir arsızlık var sanırım üzerimde ki eskiden utanırken artık hiç üzerinde durmuyorum korkarım. Sabah tartıya çıkıp da kilo vermediğimi görünce bunun acısı çıkacak biliyorum. :)

Sizleri bugün yaptığım (bana göre dehşet verici) yaramazlığa hazırlamak için önce anlatayım:

Sabah uykumu almış bir şekilde, benim için geç sayılabilecek bir saatte uyandım (08:30). Hemen limonlu suyumu içtim, biraz ardından kahvaltımı yaptım ve bir kahve keyfi yaptım balkonda sakin sakin sabah sabah. Saat 10:00'u gösterirken geceliği atıp spor kıyafetlerimi geçirdim üzerime ve nicedir özleştiğimiz Jillian'ımla bir level ter attım (bugün 2.level geldi içimden, neden bilmiyorum). Geniş vakitliliğin verdiği bir arsızlıkla uzun bir duş ve hemen ardından saç bakımı, cilt bakımı vs ile kendimi şımartıp bir kahve daha aldım ve ayaklarımı uzatıp bir yandan tv'ye baktım bir yandan da okumam ve analiz etmem gereken bazı raporlarla uğraştım. Bu arada önce ara öğün olarak kivilerim gitti mideye fakat sonrasında kahve tazelenince yanında birden peydah olan petit beure ve çikolata da hapır hupur gitti valla (evet, bugün kahve konusunda çok çok çok yaramazca davrandım fakat göreceksiniz ki bu masum kalıyor sonra olanlar yanında!).

Derken öğle yemeği saati geldi. Dünden kalan salatadan yemeyi planlıyordum yanına ekmek katıp fakat bir önceki hafta sonu yaptığım ve bir porsiyondan az kalmış tavuğu ziyan olmaması için yedim ekmeğin yerine ve salatayı da daha az aldım tabağıma. Bu ikinci yaramazlığım oldu ama yine de idare ederdi. Ta ki...

Kardeşim ve arkadaşlarım geldiler ve akşamki maç öncesi havanın da güzel olmasından faydalanarak Cadde'ye inmemizin iyi bir fikir olacağına beni ikna ettiler. İndim. Gittik pek popüler bir kafemize oturduk ve havanın güzel olmasından, 20 kg vermiş olmanın getirdiği kendine güvenden ve açıkçası çok da özlemiş olmamdan kaynaklı olarak masaya istenen bir sürahi "smirnoff iced tea, portakallı"dan 2 bardak içiverdim! İçerken yanına gene masaya gelmiş tortilla çipsleri ve eşlikçisi guacamole'den götürdüm (onlarda insaflı kaldım) ve de bademden de tırtıklaya tırtıklaya 10 tane kadar yemiş oldum. Evet, yaramazlıklarım arasındaki dehşet verici olan buydu! Yaptım. Pişman olmadım maalesef. :)

Sürahideki şahane içeceğimiz, yanındaki boş bardak da benim bardağım. İşte bununla iki bardak içmiş oldum.

Akşam yemeğinden de eksik kalmadım! Nasılsa maça gideceğiz ve sonrasında yiyemeyeceğim diyerek diyet yemekler mönüsünden somon ve yarma buğdaylı mercimekli börülceli sıcak salatayı seçtim. Tamamını yedim. Çok lezizdi ama yahu, ne yağ vardı ne tuz ve ona rağmen çok güzeldi, söylemeye gerek bile yok ama müthiş de doyurucuydu tabii ki! Evde de olsam somon yiyecektim (dünden kalanı) o nedenle orada az bir sapma var.

105.gün
08:30
1 bardak limonlu sıcak su
09:00
1 dilim çavdar ekmeği
 
1 dilim beyaz peynir
 
3 yeşil zeytin
 
1 tatlı kaşığı bal + 1 ceviz
11:30
2 kivi
 
6 badem
12:30
2 parça bitter çikolata
 
2 petit beure bisküvi
13:45
kırmızı lahana salatası (cevizli, kuşüzümlü, yeşil elmalı, nar ekşili)
 
 
soya soslu & soya filizli tavuk kalça
16:00
2 bardak "vodkalı portakallı iced tea"
 
1 yemek kaşığı guacamole
 
3 tortilla chips
 
10 adet badem
17:30
yağsız ızgara somon
 
yarma buğday, mercimek ve börülce salatası
 

Oturduğumuz kafeden stada yürüdüm sonra grubumuzun yarısını da peşime takarak. 45 dk tempolu yürüyüş. Stadda bilmemkaç kat merdiven tırmandım. Maç sonrası da staddan minibüs caddesine (yukarı eğimli) bir 10 dk kadar yürüdüm ve günün hem egzersiz hem de yeme içme faslını kapadım.

Myfitnesspal'in dediğine göre yediklerim/içtiklerim ve egzersizlerim birbirini karşılamış. Ekside değilim. Bu iyi bir şey olsa gerek ama daha iyi olabilirdi tabii. Fakat günümün güzel geçmesi ve hiçbir şeyin aklımda kalmaması tabii ki değdi! :)

Herkese şahane bir hafta diliyorum, öpücükler!

27 Nisan 2013 Cumartesi

104.Gün: yeniden doğmuş gibi olmak!

Dünkü kabus günden sonra bugün kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum resmen!

Sabah yazdığımda da söylediğim gibi, çok fena bir başağrısı ile süründüm gün boyunca dün ve bugün de öğlene kadar kafamın ardında bir yerler zonklamaya devam etti durdu. Ay tutulmasının etkisinin azalması ile birlikte hafifledi ve nihayet geçti. Sanırım gök olayları cidden çok etkiliyor beni çünkü ne şeker ne tansiyon ile ilgili bu rahatsızlık, öyle bir geldi, deldi, geçti!

Belki de migren kontrolü yaptırmalıyım, bilmiyorum ki...

104.gün
07:30
1 bardak limonlu sıcak su
08:00
1 dilim çavdar ekmeği
 
1 dilim beyaz peynir
 
2 yeşil + 3 siyah zeytin
 
1 tatlı kaşığı bal + 1 ceviz
11:00
1/2 elma
14:00
8 yemek kaşığı mercimek yemeği
16:00
1 çatal unsuz-yağsız çilekli pasta
18:30
somon fileto
 
kırmızı lahana salatası (cevizli, kuşüzümlü, yeşil elmalı, nar ekşili)
 
 
brokoli-havuç (buharda)
22:30
2 dilim ananas
23:00
1 parça bitter çikolata

Sabah kahvaltımı yaptıktan sonra bir süre oyalandım planladığım gibi ve sonrasında Leslie'ciğime takılıp 5 mili hafif başağrısına rağmen yaptım. Tabii ki, her zaman olduğu gibi, egzersizin fendi başağrısını yendi ve duştan çıktığımda kendimi çok çok daha iyi hissediyordum. Ara öğünümü yaptım, bir kahve aldım ve kendimi balkona attım. Hava sıcak, keyfim yerinde, kitabım elimde, daha ne isterim ki! Ah, bu arada orada saat 16:00 "çatal"ına takılacak olursanız şöyle diyeyim: ben yemedim, cebren ve hile ile yedirildim (annem kendine suç ortağı ararken pastasını zorla elime tutuşturup çok fazla ısrar edince çatalın ciddi anlamda ucuyla çeyrek lokmacık aldım o kadar). Ve ne kadar acaip dürüst bir insanım ki o çeyrek lokmaya kadar yazdım buraya, şahitlerim de var hani cidden lokma dahi değildi o! :)))

Teyzemin gönderdiği bir kırmızı lahana salatası tarifi vardı, kırmızı lahanaya bayılan bir insan olarak onu denemeye karar verdim bugün. Teyzemin gönderdiği tarifteki ölçüler yarım kırmızı lahana için, ben tamamını doğradım ama onun haricindeki malzemeyi olduğu gibi yaptım, yani aslında bir nevi malzemeyi yarıya indirmiş oldum. Böylece diyete de uygun olmuş oldu bir nevi:

Salatalık kıyılmış kırmızı lahanayı tuzla ovup 2 saat kadar beklettim. Sonrasında sıcak suyla yıkayıp suyunu sıktıktan sonra 1 limonun suyu ve 2 çorba kaşığı nar ekşisi ile karıştırdım. 1 yeşil elmayı rendeleyerek içine kattım ve 2 tatlı kaşığı kuş üzümünü (normalde de yaptığımız gibi kuş üzümünü önce bir süre sıcak suda bekleterek yumuşattım) ekledim. 10 cevizi elimle parçaladım ve karıştırdım. Son olarak 2 çorba kaşığı zeytinyağı gezdirdim.


Gerçek tarifinde lahana yarım olacak, ceviz göz kararı olmakla birlikte çok daha fazla olmalı(ymış). Zeytinyağı da daha bol olacakmış. Ama benim yaptığım haliyle de pek güzel oldu valla, bilginize.

Yemek için somon yapmıştım ve de buharda brokoli+havuç (hazır valla sebzeler, iglo markaydı yanılmıyorsam - kendim buharlamış değilim yani). Yanına bu salatayla misler gibi oldu. İçinde yer alan cevizin hatrına patates ya da ekmek yemedim ama gerek de olmadı, somonun kendisi zaten çok doyurucu bir balık. Tek falsom nar ekşisi gibi görünüyor bu durumda, onu da gün içerisindeki çok dikkatli davranışım ve yemekten bir süre sonra yaptığım ikinci tur 5 millik Leslie programı telafi etmiştir diye düşünüyorum. Bir de, aslına bakarsanız bu salata tabii en az 5-6 kişilik (o da, porsiyonu bol tutarak) ve tabii ki yarısından fazlası kaldı, dolapta şimdi. Yani, benim yediğim kadarındaki ceviz vb malzemenin miktarı da oldukça azalmış oluyor haliyle.

Derken duş, derken gevşeme ve televizyon karşısında "üf ya dolapta bozulacak bu kimse yemiyor ki!" diye mideye indirilen kalan ananas... Şimdi bir ufacık bardak kahve ile birlikte bunları yazdıktan hemen sonra kitabıma gömülmeyi ve de akabinde mışıl mışıl uyumayı planlıyorum (çikolata kahve bonusu anlayacağınız, yar saçların lüle lüle başağrısı sana güle güle demek için!)

Herkese şimdiden iyi Pazarlar! Yarın yazamayacağıma neredeyse eminim, Pazartesi sabahı sendromumla birlikte burada olacağız... ;)