1 Nisan 2013 Pazartesi

Resmen baharı karşılamaya hazırlanırken (75-76-77.Günler)

Gene arayı açtık arkadaşlarım, biliyorum! Ama neler neler sığdırdım şu geçen 3 güncüğe, anlatayım da görün sonra da ses ver(e)meyişime hak verin derim. :)

Cuma günü ofiste anlatamayacağım, anlatmayı bırakın hatırlamayı dahi istemeyeceğim kadar aşırının da ötesinde yoğun ve bir o kadar da stresli bir gün yaşadık cümleten. Ben de nasibimi fazlasıyla aldım. Akşam iRo! arkadaşımız sevgili Erdem ile dünyalar güzeli gelinimiz Müge'nin nikah kokteyli olmasaydı sanırım o akşamın sonu hastanede bitebilirdi kendi adıma (fazla stresten). Neyse, bırakalım stresi şimdilik, gelelim nikah kokteyline. Kokteyl denmiş adına ya, bizim gibi bir grubu nereye koysan yerimizde duramayışımızdan olsa gerek biraz cılkını çıkartmış olabiliriz akşamın. Kibar bir kokteyl ortasında çiftetelli mi oynamadık, halay mı çekmedik, göbek mi atmadık? Hepsini yaptık evet! (Bu sayede o gün Jillian'ı atlamış olmak vicdanıma dokunmadı pek, zaten o kadar topukluyla tüm bu dediklerimi yapmak sanırım çifte kalori yakmamı sağlamıştır ahahaha öyle olmasa da öyle olduğunu düşünmek istiyorum!). Cuma listemiz şöyle oldu böylece:


75.gün
07:45
1 dilim tam tahıllı ekmek
 
1 dilim beyaz peynir
 
1 çaykaşığı bal
10:00
2 adet kuru kayısı
 
2 adet ceviz
12:15
marul + kırmızı lahana + roka
 
turp
 
mezgit fileto (tava)
15:00
10 adet fındık
16:30
2 adet petit beure bisküvi
 
sütlü kahve (şekersiz)
19:15
1 dilim çavdar ekmeği
 
1 dilim beyaz peynir
21:00
salatalık + 10 adet fındık
 
1 adet tavuk nugget
 
elma suyu, şeftali suyu

Akşam neden öyle? Çünkü üstümü değiştirmek için eve uğradığımda hemen 45 dk sonraki nikaha yetişebilmek için yemek imkanım olmadı ve ağzıma ancak onları tıkabildim. Sonrasında da kokteyldeki salatalıkları sömürdüm, halimi bilen can arkadaşlarım masalardaki kuruyemiş kokteyllerinden fındık avladılar ve bir adet de ortada dolaştırılan nuggetlardan kaptım. İçki yok, kaloriler meyve sularından aktı geldi valla ne yapayım (her ikisi de birer insani boyutta bardakta bu arada, çok da abartılı değil yani).

Yorulduk geldik, yattık Cumartesi sabahına uyandık. Kahvaltı sofrası kalabalık olunca alınan taze simidin tadını çıkartmadan olmaz diye düşünerek yedim evet ama çok dikkatli davrandım bakınız (teyzelerimin ikisi ve kuzenlerimden biri hala burada, maalesef artık dönüş hazırlığındalar ve Çarşamba sabahı ayrılacağız ama yine de hala tadını çıkartabiliyor olduğum için çok mutluyum!). Annem ve teyzelerime anneannemizden miras kalan boşnak böreği yapılmışken yememek olamayacağına göre "15 gün içerisinde 1 öğünde mantı ya da iki dilim börek ve ayran" hakkımı gözümü kırpmadan kullandım vallahi! Mis gibi tarhana çorbası da olunca (her ne kadar tam olarak karşılamasa da) ayran yerine de çorbayı böreğimin yanında hüplettim. Evet, yaptım. Pişman değilim. Hem belki de 2 doz Jillian sayesinde biraz daha az dert edebilirim? :)

Ve Cumartesi akşamı... Utanmam lazım mı bilmiyorum ama kendimi o deli kaçamak sayesinde o kadar iyi hissediyorum ki utanasım yok valla çok üzgünüm! Oturduk, listedeki köftelerimi yedim, eksik köfteleri de veggiefinger'la telafi ettim, püre yemedim çorba içmedim diyerek bir dilim daha böreği hazır bulmuşken mideye indirdim. Yetmedi, arkadaşlarımızla 17 kişilik kalabalık bir grup olarak daldığımız gece aleminde Tektekçi'yi de es geçmeyerek 5 adet kokteyl shot'u yuvarladım (bu arada shot olduğuna göre sanırım 1 büyük bardak sexonthebeach benzeri bir kokteyl içmişimdir diye tahmin ediyorum). Ya sonra? Sonra gecenin 3'ünde eve dönüş yolunda neredeyse aynı kalabalık grup olarak dünyanın en güzel tantunicisine gidilmişken boş geçtim mi? Hayır tabii ki. Ama tantuni yemedim, mercimek çorbasına limonu ve acıyı bastım, mideye indirdim, mis gibi oldu. Diyet açısından çok sorun yaşamayacağımı umarak eve gittim ve misler gibi uyudum evet...

76.gün
09:00
1/4 simit
 
1 dilim beyaz peynir
 
1 çaykaşığı bal
10:30
1 parça bitter çikolata
11:15
1 yeşil elma
13:00
2 kepçe tarhana çorbası
 
2 dilim boşnak böreği
16:00
sütlü kahve (şekersiz)
 
1 parça bitter çikolata
19:00
3 adet köfte
 
1 adet veggiefinger
 
salata
 
1 dilim boşnak böreği
23:00
5 shot kokteyl
03:00
mercimek çorbası

Tüm bunların üzerine sanıyorsunuz ki Pazar gününü çok efendi gibi geçirdim, değil mi? Maalesef arkadaşlar, öyle olmadı, idare eder bir gündü ama yine de. Önce aşağıya listeyi suçlu suçlu ekleyeyim:

77.gün
10:30
2 tatlı kaşığı aşure
 
sütlü kahve (şekersiz)
13:30
1 muz
16:00
7 adet acılı tavuk kanat (ızgara)
 
çoban salata
 
1 kase koyu cacık
 
1/4 salçalı ekmek
21:30
çabuk çorba - ezogelin
 
3 grissini

Kalabalık bir liste değil, evet, biraz terbiyesizce davranmış olsam da yine de dikkat etmeye çalıştım ne yaptığıma ne ettiğime. Gün şöyle gelişti: önceki gece 4'te (ama saatler ileri alındığı için 5'te) yattığımız için 10:00'da sersem gibi uyandım, yetmedi yetemedi 5 saatlik uyku onca yorgunluğun üzerine. Önceki gün evde yapılan aşureden benim için ayrılmış olan 1/4 kepçe aşureyi mideye indirdim ve tam tamına 2 tatlı kaşığı olduğunu hep birlikte gördük (yeri gelmişken, evet yahu evde börekler çörekler aşureler tatlılar bitmedi bitemedi!). Jillian'la 2 seans yaptım, dilim dışarıda oturdum ve akşam yemeğini çoooook erken yemeyi planladığımız için de alengirli bir öğle yemeğiyle uğraşmamak için bir adet muzla öğle yemeğimi misler gibi yedim, çok özlemişim muz yemeyi, hiçbir pişmanlık duymadım! Akşamki maç nedeniyle her zamanki gibi Pazar öğleden sonraları sıkıştığı için de cümbür cemaat kanatçı keyfimizi (teyzeciğim her geldiğinde bizim evin yakınındaki bir kanatçıya mutlaka gideriz, o da çok sever) biraz erkence bir saatte yaptık, ne yediysem yazdım bakın listeye, ekmeği dahi kaçırmadım gözünüzden! Tavukları terbiyeledikleri acı salçaya bulanmış o ekmekten yediğimin çeyrek ekmek yapmış olacağını tahmin ederek öyle yazdım ben (daha azı olabilir ama eminim daha fazla olmadığına) ve sonrasında onlar keşkülleri alıp eve giderlerken ben elim boş döndüm eve, zaten midem unutmuş böyle yemekleri, hem acısı hem de kanatların yağlı et oluşu beni geceye kadar uğraştırdı valla :) Bir kahve + 1 soda ve ver elini stad! Bağırdık çağırdık eve döndük ve eve gelince o boğazımın ağrısının ilacı her zamanki gibi hazır çorba oldu (yıllardır ne kahve ne çay ne ıhlamur işime yarıyor böyle durumlarda, biraz acı eklediğim çorba en büyük ilacım benim) ama çorbanın yanına grissinileri eklemesem olurdu sanki!

Ve böylece terbiyesizce geçirilmiş bir haftasonunu daha kapatmış oldum. Bu hafta daha sakin kalabilirim umarım.

Bu akşam iRo! toplantısı günü, akşam eve dönünce yazmaya niyetliyim ama belki de bilgisayarı ofiste bırakırım ve öyle yaparsam artık ancak yarın sabah yazabilirim. Kısmet! :)

Ah, bir de, bu sabah ben bir diyetisyene gittim! Bunun da öyküsünü gün içerisinde mutlaka yazacağım. ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder